Son zamanlarda çok tartışılan bir konu var. Ağız nefesi mi yoksa burun nefesi mi?
Burun üst solunum yollarının temel unsuru olup, insanın asıl fizyolojik solunum yoludur ve bir aerodinamik tasarım mucizesi olan 30’un üzerinde farklı fizyolojik fonksiyonu düzenler ve yönetir.
Hava, burundaki boşluklardan, kanallardan, dönerek yavaşlayarak, temizlenerek, ısısı düzenlenerek, nemlenerek, kontrollü bir şekilde geçer ve zorlu yolculuğun ardından gerçek bir dönüşüme uğrayarak akciğerlerde kullanıma, gaz değişimine hazır hale gelir.
Burnun ısıyı düzenlemesini bir örnekle açıklamak için, organizmada üretilen toplam ısının %2-2,5 oranındaki bir bölümü burnundaki havanın ısısını ayarlamak için kullanıldığından bahsedebiliriz.
Ağızdan alınan nefes dışarıdan bir ısıtma işlemine tabi olmadığı için, ağızdan giren soğuk hava bronşların refleks olarak daralmasına yol açar.
Burunda atmosferik havanın temizlenmesi anlamında dört filtrasyon aşaması vardır ve milyarlarca yabancı madde adeta bir kimya laboratuvarı gibi analiz edilip süzülür. Ağız solunumu ise bunların ilk üçünü devre dışı bırakır ve burun savunma bariyeri olma işlevini gerçekleştiremez. Bu yüzden ağız solunumu alışkanlığı olan kişilerde oksijen seviyelerinde düşüklük ve kuru ağız tespit edilmektedir.
Burun yerine ağırlıklı ağız solunumu yaptığımızda ise karbondioksiti kontrol edemeyiz, tutamayız ve karbondioksit azaldığında da damarlarımız daralmaya başlar. Ağızdan giren havanın hem bol olması hem de hiçbir dirençle karşılaşmaması nedeniyle dokulara da bol bol oksijen gitmesi beklenirken, tam tersi olur. Örneğin; burunda herhangi bir nedenle tıkanma varsa yeterli ağız solunumu olmasına karşın kan oksijen düzeyinin belirgin bir şekilde düştüğü saptanmıştır. Burun solunumunun akciğerlerdeki kan akışı, atardamarların oksijenizasyonu ve derinin altındaki dokuların oksijenizasyonu üzerine olumlu etkileri olduğunu bulmuşlardır. (Lundberg J.O Pub med)
Burun yalnızca soluk alırken değil, verirken de solunumun asıl yoludur.
Nefes verirken burun yolunu kullanmak, burun kıllarının nefesin etkisiyle hareket etmesi sonucu kıl diplerinden nitrik oksit salınımını artırır. Bu da damarları, bronşları genişleterek vücudu bir sonraki solunuma hazırlar. Burundan nefes verme sırasında ısı ve nemin burun mukozasına terk edilmesi, solunum havasından nem kaybolmasını önler. Burnun doğal florasının korunmasında bu nemin önemi çok büyüktür.
Nefes, solunumun asıl kanalı olan burun yoluyla verilirse, burun içinde tutulan yabancı maddelerin beden dışına taşınması mümkün olur.
Ağızdan nefes vermenin, aşırı karbondioksit kaybına yol açtığını aklınızdan çıkarmayın ve nefesinizi burnunuzdan verin. Burundan verilen soluk dirençle karşılaşır ve bu direnç havanın bir bölümünün akciğerlere dönmesine yol açar. İşte bu karbondioksitten zengin hava bronşları ve damarları açarak bir sonraki soluğa sağlıklı bir zemin hazırlar.
Ağzımız, yemek, içmek, konuşmak, şarkı söylemek içindir. Gerekmediği durumlarda, özellikle de uyurken kapalı olmalıdır. Burun solunumu, bütüncül sağlığın en büyük tehdit unsurlarından olan horlama ve uyku apnesi için en değerli önlemlerden biridir. Kulak ve bademcik iltihapları da ağız solunumu ile tetiklenir. Ağız nefesinden burun nefesine geçmek sağlık, özgürlük anlamında büyük bir değişimdir.
Burun solunumu akciğerler ve kalbe yaşamsal enerji ve katkı sağlar. Burun yolları ne kadar açık olursa solunum işi o kadar azalır. Özellikle kış aylarında enfeksiyonların yoğun olduğu dönemlerde, burun yollarının açık olması, tıkanıklıkların giderilmesi için sabah ve akşam rutinlerinize, burun yıkamayı dahil edebilirsiniz. (Bknz. Ayurvedik günlük rutinler)
Eğer burun tıkanıklığı nedeniyle ağız solunumu yaptığınızı fark ediyorsanız burun açma tekniklerinden de faydalanabilir, aşağıda paylaştığımız ses kaydından destek alabilirsiniz.
Özellikle kış aylarında enfeksiyonların, soğuk havanın yoğun olduğu dönemde burun solunumunun değerini kavramak yaşamsal derecede önemlidir…
Lale Yılmaz
09.12.2022
* Lundberg J.O Pub med Anat. Rec. (Hoboken) Nitric oxide and the paranasal sinuses 2008 Nov.291(11) 1479- 84.)