Burnun, fonksiyonel solunumun önemli bir parçası olduğu tartışmasız bir gerçektir.

Burun, havanın vücuda girişinde ilk temas noktasıdır ve burun içindeki sinüsler, havanın ısınmasına, nemlenmesine ve filtrelenmesine yardımcı olur.

Hava burna girdiğinde konka adı verilen kıvrılmış süngerimsi kemikler arasında girdap oluşturarak döner ve solunan hava burada yönlendirilir. Burnun iç bölümü çıkmaz yolları valfleri ve konkalar adıyla havanın hızını ve yönünü düzenleyerek küçük arterler, damarlar ve mukus örtüsü ağına olan teması maksimize ederek havayı akciğerlere gitmeden önce ısıtır, nemlendirir ve sterilize eder.

1.954 yılında Amerikan Rinoloji Derneği’ni kuran, Dr. Maurice Cottle “Burnun akciğerler, kalp ve diğer organların fonksiyonlarını tamamlayan en az otuz işlevinin olduğunu” belirtmiştir. Kafatasının içinde burna ayrılmış olan alanın genişliği, burun fonksiyonlarının öneminin bir göstergesidir.

Çoğumuz burun boşluğunun büyüklüğü hakkında fikir sahibi değiliz. Bunu anlayabilmek için, dilinizi ağzınızın çatısına ön kısmından arkaya doğru gidebildiği kadar hareket ettirin.

Ağzınızın çatısının aslında burnunuzun tabanı olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz.

Yüzünüzde gördüğünüz burnunuzun gerçek hacminin yaklaşık %30 unu kapsar.

Burun boşluğunun kalan %70 lik  bölümü kafa tasının derinliğine yerleşmiştir.

Doğa zekidir ve hiçbir alanı boşa harcamaz.

Evrim burnun önemini kafa tasının içinde ona ayırdığı yer ile belirlemiştir.

Hayvanlara baktığımızda burun solunumunun, hayatta kalmak ve avlanmak için ön planda olduğunu görüyoruz.

Etrafımızdaki hayvanları gözlemlediğimizde ağız solunumu yapmadıklarını görürüz.

Bir hayvanın ağızdan solunum yapması genellikle bir hastalığın, sakatlığın ya da sıkıntının işaretidir. Periyodik olarak ağız solunumu yapan hayvana verilebilecek en bilinen örnek köpektir. Köpekler sıklıkla sıcak bir günde ya da uzun bir yürüyüş sonrası kendilerini serinletmek için soluk soluğa kalmış bir şekilde ağızdan solunum yaparken görülürler. Onun dışında ağızları kapalıdır soluk alıp verirken.

Doğada, kara memelilerinin büyük çoğunluğunun nefes borusunu burnun arkasından akciğerlere doğrudan girecek şekilde konumlanmıştır. Böylece   burundan nefes almaları mümkün hale gelmiştir. Diğer bir deyişle çoğu hayvan için ağızdan solunum yapmak kolay değildir.

Burundan solunumun, tartışmasız sağlıklı solunumun en önemli destekçisi olmasındaki faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz.

Burun,

Nitrik Oksit ve Burun Solunumu

Burun solunumu ve nefes tutma egzersizleri söz konusu olduğunda nitrik oksit önemli bir rol oynar. Nitrik oksit burun boşluğunda ve vücudumuzdaki binlerce kan damarlarının astarı içinde üretilir.

Bilimsel bulgular bu sıradışı molekülün burun kanallarında salgılandığını ve burun solunumu yoluyla alt solunum yollarını ve akciğerlere taşındığını ortaya koymuştur.

Nitrik oksitin damar sistemi üzerindeki olumlu etkilerini geniş bir şekilde araştıran Göğüs-Kalp ve Damar Cerrahı Dr. Mehmet Öz “Nitrik oksitin vücut oksijenlenmesindeki önemini ortaya koyarak, nitrik oksidi burnunuzun arkasından ve sinüslerinizden akciğerlere getirmek için diyaframdan nefes alın” der.

Bu kısa ömürlü gaz akciğerlerindeki solunum yollarını genişletir ve aynı şeyi kan damarlarına da yapar. Nitrik oksit ten faydalanmak ve vücut oksijenlenmesine yardımcı olmak için karın solunumunun eşlik ettiği burun solunumu zorunludur.

Burnu bir depo gibi düşünürsek, burnumuzdan aldığımız her hafif ve yavaş nefesle birlikte bu molekülü akciğerlerimize ve kanımıza taşıyoruz.

Ağız solunumu yapıyorsak nitrik oksitin sağlığımız üzerindeki faydalarından yararlanmamız mümkün olamıyor. Nitrik oksit kan damarlarının açılıp kapanmasında (vazeregülasyonda), vücudun hayatta kalabilmek için fizyolojik dengeyi devam ettirebilmesinde (hemostazi), beyindeki mesajlaşma sisteminde (nörotransmisyon), bağışıklık sisteminde ve solunumda önemli rol oynar. Yüksek tansiyonu önlemeye, kolesterolü düşürmeye ,arterleri genç ve esnek tutmaya ve plak ve pıhtı tarafından tıkanmaları önlemeye yardımcı olur.

Bir yanıt yazın

error: Content is protected !!
×