MİSTİLİ: YERYÜZÜNÜN EN ESKİ TIP SİSTEMİ AYURVEDA
https://www.dha.com.tr/saglik-yasam/bagisikligi-guclendirmek-icin-ilk-sart-dogru-nefes-almak-2513457
Modern tıbba göre ‘hastalık’ olarak adlandırılan birçok olumsuz durumun ‘Ayurveda Tıp Sistemi’ne göre ‘denge kaybı’ olarak görüldüğünü aktaran Ayurveda Sağlık Danışmanı Hande Mistili, “Ayurveda aslında bir annenin şefkati ile kendini sarıp sarmalayabilmenin yol ve yöntemlerini öğreten yeryüzünün en eski tıp sistemidir. ‘Yaşam Bilimi’ diye çevriliyor. Ben ‘Yaşam Sanatı’ demeyi de çok seviyorum çünkü kişinin iyi olma halinin devamını ve bizim modern tıpta ‘hastalık’ diye tanımladığımız ayurvedada ise ‘dengesizlik’ olarak tanımlanan o zihinsel, fiziksel ve duygusal dünyadaki dengeyi korumanın yol ve yöntemlerini aktarıyor” dedi.
‘SONBAHARDA BEDENİN EN BÜYÜK YÜKÜ, VÜCUDU ISITMAK’
Mevsimlerin insan bedenini etkilediğini ve özellikle sonbaharın Ayurveda’da önemli bir dönem olduğunu ifade eden Mistili de, sindirim sisteminin önemine değindi:
“Tıpkı mevsimlerin doğayı etkilediği gibi, insan bedeni de aynı şekilde bu değişimlerden etkilenir ve Ayurveda tıbbına göre sonbahar, vücut için çok önemli bir sezondur. Havalar soğudukça, doğa gibi bedenimiz de bu dönüşüme ayak uydurur. Sonbaharda bedenin en büyük yükü, ısıtmaktır. Kafamızı, kulaklarımızı ve boğazımızı korumadığımızda, ince giyinip üşüdüğümüzde, vücudumuz bu soğukla başa çıkmak için fazla enerji harcar ve kaynaklarını tüketir. Bu yüzden bedenin enerjisini korumak için kendimizi sıcak tutmayı bilmeliyiz. Bununla birlikte, bedenin en çok enerji tüketen diğer sistemi sindirim sistemidir. Eğer sabah 100 birimlik enerjiyle güne başlıyorsak, bunun 60 birimini sindirim sistemi harcar.”
‘HERKES HER SABAH ÖNCE AYNANIN KARŞISINA GEÇİP DİLİNE BAKSIN’
Dilin sindirim sisteminin durumu hakkında ipuçları verebildiğini söyleyen Hande Mistili, “İnsanlar sindirim sistemini dillerinden okuyabilirler. Her sabah aynanın karşısına geçip herkes bir diline baksın. Dilin üzerinde eğer beyaz yoğun bir tabaka varsa bedeninizin toksin yükünün fazla olduğunu size gösterir. Demek ki bugün beslenmeye biraz dikkat etmek lazım. Örneğin; zencefil çayları çok güzel gidebilir. Hem sonbaharda vücudu sıcak tutmak için de etkilidir. Eğer dilin üzerinde kahverengi bir lekelenme görüyorsanız; bağırsaklarınızın biraz kuruduğunu, sindirimde problem olduğunu anlayabilirsiniz. O zaman da belki her yemekten önce parmak boğumu kadar taze zencefil kesip, üstüne biraz limon ve tuzla yiyebilirsiniz. Bunu yaparak dilinizi de sulandırmış olursunuz. Sindirim ağızda başlayıp anüste bittiği için bu iki bölge aralığında dilin sağlığı, dilin temizliği, ıslaklığı ve nemliliği çok değerli. Ağzınız kuruysa bilin ki bağırsaklarınızı da kurudur.” diye konuştu.
‘DİL DOĞRU TAT ALDIĞINDA BEYİN DOĞRU ENZİM ÜRETİMİ İÇİN HAREKETE GEÇER’
Mistili, dil temizliği için önerilerde bulundu. Beynin ağızda alınan tada uygun enzimleri sağlıklı şekilde üretebilmesi için dil temizliğinin önemli olduğunu vurgulayan Mistili, “Sabah uyanır uyanmaz dilinizin üstünü bir tatlı kaşığıyla 6-7 defa sıvazlayın. Sonrasında da ağzınızdan bir 5 dakika yarım çorba kaşığı kadar susam yağını çevirin bu hem sizin diş sağlığınıza destek olur hem de ağız içi floranızın sağlıklı olmasına yardımcı olur. Dilimiz temiz olduğunda biz sağlıklı aşerme yapıyoruz. Tat duyumuzu kaybettiğimiz için doğal olarak aşermelerimiz de sağlıksız yönde ve bugünkü kilo problemlerinin sebeplerinden biri bu. Bunun önüne geçebilmek için dili temiz tutmakla birlikte dil üstündeki kırmızı noktacıkların da sağlıklı tat alıyor olması çok önemli. Çünkü beyin ağzın içine giren tada uygun enzim ve salgı üretiyor. Ve doğru tadı alması ve doğru enzimi üretmesi için ağız hijyeni, dilin temizliği, tat duyusunun sağlıklı olabilmesi çok önemli” ifadelerini kullandı.
Mistili, son olarak tat ve koku duyularının evrimsel süreçte hayatta kalmamızda kritik rol oynadığını, bu iki duyunun, hangi yiyeceklerin bize uygun olduğunu ve hangilerinden kaçınmamız gerektiğini bize gösterdiğini ifade etti.